Ömer Gökçe, ilk kitabı olan Son Saklambaç'ta Şanlıurfa'nın bir ilçesi olan Halfeti'yi, bu ilçenin geçmişini, kültürünü ve etrafında dönen bir olayı ele almıştır. Kitabın başında geçen "Bu eserdeki kurguya konu olan mekanlar, olaylar ve kişile Halfeti'nin gizemli ve güzide varlığı kadar gerçektir." yazısıyla yazar gerçeklerden yola çıktığını ifade etmektedir.
Kitabın konusunu özetlemek gerekirse; Üniversite öğrencisi olan Nesim, tezini yazmak ve de gezmek için Halfeti'ye gelir. Beraber geldiği tur rehberliğinden yeteri kadar doyum alamayınca gruptan ayrılır ve kendi başına gezmeye karar verir. Kahvehanede yalnız başına otururken buranın yerlisi olan Soner ile tanışır ve böylelikle Halfeti macerası başlar. Soner, Nesim'e Halfeti'yi adım adım gezdirmekle beraber onu hiç beklemediği bir olayın içine sürükler ve Halfeti'nin geçmişine götürür. Boyutlararası bir geçiş yapan Nesim ne olduğunu anlamaya çalışırken kendini yıllar önceki genç Soner'in yanında bulur ve maceraları ilginçleşerek devam eder.
Bu ilgi çekici ve daha önce okuduklarıma hiç benzemeyen kurguyu beğendiğimi kesinlikle söylemeliyim. Yazarın yaratıcı yönü oldukça ağır. Bunu kitabın içindeki diğer sürprizlerle daha rahat anlayabilirsiniz. Yaratıcı yönünün yanı sıra kitaba çok özen gösterdiği de şüphesiz ortada. Bir yerin tarihini, kültürünü aktarmak emek ve özen ister. Hataya düşmeden doğru tanıtmanız gerekir. Yazar da birçok kaynaktan ve tanıdığı insanlardan yararlanarak ilmek ilmek işlemiş bu bilgileri. Okurken kendinizi adeta orada, Nesim ile beraber Halfeti'yi keşfeder vaziyette hissediyorsunuz. Tasvir edilen yemeklerin kokusu tütüyor sanki burnunuzda. Bir film gibi canlanıyor gözünüzde mekanlar, insanlar.
Nesim ile Soner'in arasındaki çekişmeli diyaloglar, Nesim'in tezcanlı ve meraklı halleri kitaba can katıyor. Soner'in gizemli sözleri de cabası ki, o da bizi her an şaşırtmaya hazır bir karakter.
Kitabı okurken olayların nereye bağlanacağını, sonunda ne olacağını hep merak ettim ve hiç beklemediğim bir sonla karşılaştım. Gerçekten de şaşırtıcı bir sondu. Kitabın başlarında ve ortalarında detay olarak gördüğümüz şeylerin sonda bir anlam bulması zekice ve takdire şayandı.
Son Saklambaç'ı gerçekten çok severek okudum. Gözüme çarpan tek hata Soner'in Karagül hikayesini iki kere anlatması oldu. Bunun dışında eleştirebileceğim bir şey göremedim. Özgün bir eser okumak isteyen herkese Son Saklambaç'ı öneriyor ve yazarı da bu başarılı eseri için kutluyorum.
Esen kalın.
Aleyna Uluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder