Bu yazımda Hayriye Göztaş'ın kaleminden çıkmış, ilk basımı Temmuz 2022'de Kutlu Yayınevinde gerçekleşmiş olan Güneş Yağmuru'ndan bahsedeceğim.
Üç anne, üç baba ve dört çocuk... Hepsi bir dağ evinde toplanıp hayatın stresinden uzaklaşmıştı. Babalar birbirleriyle keyif içinde vakit geçiriyor, anneler birbirine hemdert oluyor, çocuklar küçük mutluluklarını yaşıyordu.
Tam o anda yaşanan tek bir an her şeyi tuzla buz etti. Mutluluk ardında kırıntılar dahi bırakmadan kayboldu. Hüzün tüm kasvetiyle üzerlerine çöktü. Her biri sonbaharda savrulan yapraklar gibi bir yana savruldu. O gün hepsi eksik parçalarla dağıldı.
Hikayenin bu kısmından sonra birbirinden kopan parçaların sonraki yaşamlarına tanık olduk. Karakterlerin yaşamlarını öncesi ve sonrası olarak okuduk. Kitabın bölümlerinde farklı karakterlere ve zaman dilimine geçilmesi hikayenin merak duygusunu oldukça yüksek tutmakta. Sanki okuyucu olarak size dağılmış bir yapboz veriliyor ve parçaları bulup doğru yere yerleştirmeniz isteniyor gibi... Okurken tam olarak böyle bir hissiyat aldım. Yazarın kullandığı bu yöntemi çok beğensem de benim için tek eksisi kafa karışıklığı oldu, zaman zaman şu anda kimi okuyorum diye düşündüm. Bazı yerleri tekrar gözden geçirdiğim oldu.
Karakterlerin çok iyi tasarlandığını düşünüyorum. Çok sayıda karakterin önde olduğu hikayelerde yazarın her bir karakteri okuyucuya hissettirmesi zordur ve bence yazar bunu çok iyi başarmış. Birbirinden çok farklı karakterleri kendi pencerelerinden bize aktarmış. Sitemlerini, içsel dünyalarında olanları, yaşadıklarını anladım, hissettim.
Yazarın anlatımını çok beğendim. Daha önce kendisinin Yamalı Koza isimli kitabını okuyup yorumlamıştım. Yamalı Koza'da da anlatımını beğenmiştim, henüz çok yeni olan Güneş Yağmuru'nda ise yazarın kalemini epey güçlendirdiğini hissettim.
Bölüm başlarında edebiyat dünyasının önemli isimlerinden alıntılar yapılması benim çok sevdiğim bir detay oldu. O bölümün temasına uygun bir sözü okuyarak bölüme başlamak güzel bir ayrıntıydı.
Bence bu kitap kurgu bakımından bir film senaryosu olmaya müsait. Belki ileride yazarımız kitabın içeriğini genişletip bir senaryo haline çevirebilir, kim bilir?
Kitaba dair naçizane iki önerim var. İlki, devrik cümlelerin daha seyrek olması. İkincisi ise bazı yerlerin daha yavaş bir şekilde işlenmesi çünkü bence bu kurgu detaylı işlenmeye çok uygun. Çok sayıda karakter ve olay olduğu için daha uzun olmasını, olayların daha yavaş akmasını yeğlerdim.
Yazarı emeklerinden ötürü kutluyor ve yazı hayatında başarılar diliyorum.
Esen kalın.
- Aleyna Uluç