Samet Türkyurdu, Bulutların Dansı, Düşler Gezgini, Karga Rüyaları ve Turuncu Radyo isimli dört kitaba imza atmış bir şair/yazardır. Daha önce Bulutların Dansı adlı kitabını okuyup yorumladığım Samet Türkyurdu ile bugün bir başka şiir kitabında daha buluşmuş olduk.
Düşler Gezgini ile ilgili yorumuma ilk olarak ismiyle başlamak istiyorum. Günümüz şiir kitaplarında klişe isimlerin yaygın olduğunu tahmin ediyorum ki bir tek ben fark etmemişimdir. Söz kitapları ya da şiir kitapları benzer isimleri tercih ederek tekrara düşüyor. Akılda kalıcı olmayan isimlere şahit oluyoruz. Bu noktada Düşler Gezgini farkını ortaya koymuş. Hem anlam bakımından kuvvetli hem de kulağa hoş gelen bir isim tercih edilmiş. Kapak tasarımında da etkileyici bir görsel ortaya çıkarılmış. Bu yönleriyle beraber dışarıdan bakan, kitabı inceleyen biri için olumlu bir imaj vermekte.
Şiirlerin içeriklerine bakacak olursak ele alınan konuların sadece aşkla ilgili olmadığını söyleyebilirim. Hayatla ilgili, insanın içsel durumlarıyla ilgili çok güzel şiirleri var şairin. Kendini tek bir kalıba sokmadan, içinden geldiğince dökmüş kağıda dizelerini. Cesaret adlı şiirinin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Zor olmasın dediğinde başlıyordu zorluklar
Ne kadar kolaydı oysa yaşamak, ne kadar anlamlı.
Yığınla yol varken yürümek için zor olanı seçtik.
Kolayı isterken...
Biraz derin nefes alınca daha dik duruyorduk oysaki
Daha net bakınca, daha da yükseldiğinde dudağımızdaki notalar,
Shopen'in bir eserini çalıyor gibi hem de hatasız
Tualdeki Mona Lisa benim ellerimden çıktı dercesine kararlı,
Belki de ellerine elektrik bulaşmış Tesla'nın inatçılığı kalır aklının bir köşesinde.
Kolaydı yaşamak, hayata bakabilmek ve görebilmek görüneni,
Göremediğine ulaşmak istemek, hislerinle korkmadan, severek.
Yol bu dediğinde gidebilmek durmadan, yorulsan da yılmadan.
İnsanoğlu;
Ve doğdu aldığı ilk nefesti ciğerlerine dolan cesaret, oksijenine karışıp.
Ağlamayı sevdirdi annelere, gözyaşı korkudan akmadı yanaklara.
Hayat;
Yaşamak ne güzel, sonunu bilerek bir avuç toprağı özlemek ve beklemek."
Kitabın kapağında bulunan "En büyük umut, umutsuzluğun çıkmazındayken düşünebilmektir."
sözü şairin duruşunu ve şiirlerin genel temasını yansıtmakta. Yorgunluğun içinde umut, zayıflığın içinde güç var.
"Umutsuzluk kanser gibi bozsa da düşlerinin hücre yapısını
Bir parça gün ışığıyla tedavi olur sağlam kalan güzel hayallerin
Nihavent makamında ağır gelse de çoğu zaman şarkılar
Kendin bir makam olursun belki de neşeli geçer yaşayacağın uzun senelerin..."
Şairin bu umut veren, ilham verici dizeleri insanın yüreğine dokunuyor. "Nihayet" isimli şiirinin bir film ya da dizide seslendirildiğini hayal ettim okurken. Gerçekten etkileyici olabilir.
Güzel, anlam derinliği olan şiirler okumak isteyenlere Düşler Gezgini'ni öneriyorum. Yazarı da içten, dokunaklı şiirleri için kutluyorum. Dilerim ömrü boyunca mürekkebini kağıda damlatmaya devam eder.
Esen kalın.
Aleyna Uluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder